Deutschstunde

Siggi, savaş sonrası bir hapishanede bulunurken, yazması için bir makale görevi verilir. Bu süreçte, ailesinin eski arkadaşı ve ressam olan babasının mesleğini bırakması gerektiğini hatırlar. Ancak, babasının sanat kariyerini sürdürmesi beklenen Siggi, bu duruma karşı çıkar. Çünkü Siggi, sadece babasının sanatına olan tutkusunu anlamakla kalmaz, aynı zamanda onunla derinden bağ kurar. Babasının ressam olarak yaşamını devam ettirme hakkını savunur ve onu bu yoldan vazgeçirmek yerine desteklemeye karar verir. Beklentilerin aksine Siggi, babasının yanında durarak, hem isyanını hem de direnişini ortaya koyar. Bu tutum, Siggi'nin hem kişisel inançlarının hem de babasının mesleğine bakış açısının önemli bir simgesi haline gelir. Hapishanedeki görevi sırasında, Siggi geçmiş deneyimlerini ve babasının hikayesini bir makalede bir araya getirir. Kendi yaşam öyküsü ile babasının sanat tutkusunu harmanlayarak, sadece hapishanedeki durumunu değil, aynı zamanda babasının mesleğine olan bağlılığını da okuyucuya aktarmayı amaçlar.